leoparın evinde

Dino Bey’in havuzundan ‘önlemleri sıkılaştırdık’ maili geldi. “Kapıda QR kodu bir de kimlik soracağız, personelimize ne olur zorluk çıkarmayın, kuralı biz koymadık ama uygulamak zorundayız.”

Bu notu yazmak zorunda hissediyorlar. Çünkü illa kızıp köpüren, hatta hakaret eden birileri çıkıyor. Çünkü asabı bozulmuş birçok insan, asap bozmayı görev sayıyor.


Sıra olur diye, havuza biraz erken gittik bu defa. Ağırkanlı Hollandalılar, bürokrasi işi oldu mu insanı canından bezdirir. Kimse gelmemişti. 


QR kodumuza bakmak için birisi girişte belirdi. Olabilecek en tatlı eleman; altmış yaşlarında, dünyanın en güler yüzlü adamı… Çıkışmak da kızmak da mümkün değil. Kimliğimize bakmak yerine doğrudan doğum tarihimizi sordu. “Bu taktiği geliştirdim, afallayan olursa içeri almam” deyip güldü. Henüz afallayan olmamış. Olursa ne yapacağı konusunda bir fikri var mıydı acaba? Gözlerinin içi o kadar gülüyordu ki anlayamadım.


“Kuyruk olur diye erken geldik” dedim. “Burada olmadı ama geçen Arnhem’de maçta sağlam bir kuyruğa girdim” diye cevap verdi. 


Arnhem’de bildiğim Vitesse kulübü var. “Ajax taraftarı mısınız Vitesse taraftarı mı” diye sordum.


“İkisi de değil. Feyenoord’luyum ben.” Gülüverdi yine. “Gururlu bir Rotterdamlıyım.” Biraz durup düşündü, arayıp buldu: “Leoparın evinde bir antilop.” Tanımından da memnun ve gururluydu.


“An Englishman in New York” diye ekledim. “Bak o da olur” deyip güldü yine.


Selamlaşıp ayrıldık. Yeni gelen gruba yöneldi neşeyle. O gün kimsenin ona zorluk çıkardığını, hiddetlendiğini sanmıyorum. Hem sıkıntı çıksa bile leoparın evinde yaşamaya alışmış bir antilopa kim ne yapabilir? 


Fotoğraf: Feyenoord'un stadı 'de Kuip'in ışık kulesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

ilk burdurlu

A. ile bir kafeden çıkmıştık ki, aceleyle dönüp bir şey unuttum mu diye masanın üzerine bir daha baktım. Unutmamışım. O sırada yanımızda bir...