sosyal medya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sosyal medya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

bir sosyal medya gazetesi kurulur mu?

Herkesin kafası farklı çalışır. Yazarken de okurken de. Şunu artık anladım; internet sitelerinden ya da sosyal medyadan haber okumak bana çok yaramıyor. Zihnimi alıştığım gibi çalıştırmıyor. Bana gazete lazım. Maalesef alıp okuyacak çok fazla örnek de kalmadı artık.

Her neyse, bir süredir Gazete Pencere okuyorum. İyi de geldi doğrusu. Düzgün bir alternatif. Tavsiye ederim.

Bir dileğim var. Hayata geçebilecek bir dilek mi bilemem ama yine de var. Sosyal medyadan yıldım ama iş icabı, ‘nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsa’, memleketi, hayatı takip etmem lazım. Sadece iş değil, merak da var. Sevdiğim, saydığım insanların düşündüklerini, paylaştıklarını görmek istiyorum ama Twitter’da, Instagram’da, keçiboynuzu misali, azıcık lezzet için bin türlü hoyratlığa, densizliğe, gereksizliğe de katlanmak artık zor geliyor. 

Talebime dönersek… Merak ettiğim hesaplardan günün düzgün, komik, ilginç vs paylaşımlarını ‘bir gazete formatında’ (evet, önemli kısmı burası; gazete formatında) okumak isterdim. İyi, kafama göre bir kürasyon yani. Tamam, yüzde yüz kafama göre olmasa da olur; keşiflere de açık kalsın… 

Kısacası, sosyal medyaya girmeden, sosyal medyanın ilgilendiğim taraflarını bir gazete formatında görmek istiyorum. Evet.

Sanırım zamanın ruhuna epey aykırı, biraz naftalin kokan bir şey yazdım. Dilekçeyle ya da telgrafla da başvursam olurmuş. 

Ne yapayım, böyle. 

sosyal medyacılar, dünya size rahat

“Bu çok sıkıcı… İşin açıkçası, tüm internet erişimini istedikleri zaman kesebiliyorlar. İki internetli bir dünyaya doğru gidiyoruz.” Çin’de yaşayan bir internet uzmanı, Bill Bishop, ülkenin internet politikası hakkında böyle diyor.

Fena olan, bu konuda Türkiye’yi Çin’le karşılaştırabilmemiz. Aynen öyle işte. Burası da iki internetli bir ülke… Sistem istediği zaman istediği kadarını kesiyor. Üç hafta geçti, bloglara erişim halen sağlanmadı. Millet yasağın köşesinden dolaşmak için, sinsi sinsi internet ayarlarını değiştiriyor. Bu mudur özgür bilgi akışı?

Daha fenası artık kimsenin bu konuyu sallamaması. "Bloguma dokunma" grubunu kuranlar, "yahu bu işin akıbeti ne oldu" diye sızlanıp duruyor. Haklılar. Gazetede haber yok, televizyonda yayın yok. Dünyanın en kolay şeyi, kartvizite “yeni medya” ya da “sosyal medya” diye yazmak. Ama böyle yazdın mı da, elini taşın altına sokacaksın. Yasak konusunda da haber takibi yapmayacaksanız, sadece facebook, twitter geyiğinizi mi dinleyeceğiz sizin? Bu kadar rahat bir iş mi gazeteci olmak?

hrant'ı kaldırmak


Birkaç gündür Twitter’ı Hrant Dink’e ağıt ve sorumlulara (hem cinayeti işleyenlere hem de üzerini kapatanlara) lanet yorumları sallıyor. Bazı arkadaşlarımın Facebook’taki neşe dolu profil fotoğrafları Hrant’ın hüzünlü yüzüyle güncellendi. Tıpkı geçen yıllarda yine bu civarlarda olduğu gibi… Bugün itibariyle cinayetin üzerinden dört yıl geçti. Bugün de, tıpkı geçen yıllarda olduğu gibi Agos’un önünde buluşulacak, bugün de Dink’in ailesi bir kardeş gibi sarılıp sarmalanacak, bugün de karanlıkta iş çevirenlerin rahat kalamayacağı haykırılacak.

Yine de bir şey var… Agos’un önünde toplanan ve o güzelim “kardeşim Hrant” ifadesiyle yürekleri bir daha bir daha burulan o güzel insanları tek tek çok seviyorum, samimiyetlerine inanıyorum. Ama ısrarlarına inanmıyorum maalesef.

“Bu cinayet niye önlenemedi” sorusu zaten yeterince acı verici, şimdi bir de “bu cinayet niye çözülemiyor” sorusunu tekrarlayıp duruyoruz. Failler kim, kim onları koruyor? “Dört yıl oldu yahu,” deyip durarak, otoriteye ileniyoruz.

Birkaç gün sonra, arkadaşlarım Facebook profillerini yine o neşe dolu, gülümseyen yüzleriyle değiştirecekler.

Sonra 2011’in ilk 19 gününde yaptığımız gibi sonu gelmez ama koştura koştura tartıştığımızdan sonuç da alamadığımız meselelerin benzerlerine döneceğiz. Bu sene şimdiye kadar ne yaptık? Fizy’e yasak, Muhteşem Yüzyıl’a sansür, ucube heykel, alkole yasak, Galatasaray protestoları… Tartışalım tabii… Ama bunların hepsi başkalarının, çoğunluk da Başbakan’ın belirlediği gündem konularıydı. Bir heves hepsini tartıştık; çünkü bu konular çok ilgimizi çekiyor; çok seviyoruz. Ama nereye bağlanacağını bilmiyoruz, zaten sonra akıbetlerini de takip etmiyoruz; Yine de kütür kütür tartışıyoruz işte. Onların yorgunluğuyla 19 Ocak’lara varıyoruz.

Sadece bu cinayet mi? Sivil anayasa, Kürt meselesi, Kıbrıs, Ermenistan sınırı, Avrupa Birliği… Hükümetin ara ara hamle yaptığı tüm bu konular ne oldu? Tamam, seçim sathı mahallindeyiz, hükümet de, en rahat nasıl ilerleyebilir, onun hesabında. Ortaya sabun köpüğü konular atıp duracaklar. En çıplak haliyle, buna politika deniyor.

Tokmak senin elinde ama davul da başkasında… Eh, buna da toplum mühendisliği deniyor işte.

Kapılıp gidiyoruz. Biz derken, en azından gündemi yönlendirmede rolleri olabilecek gazetecileri kast ediyorum. Sıradan vatandaş gibi, Twitter’da Facebook’da bir heyecan seline kapılıp gitmek yerine, haber yapabilecek, manşet atabilecek, hesap sorabilecek konumda olanları. Radikal bugün bütün ağırlığıyla konuya abanmış, “Hâlâ yerde” diye manşet atmış. Dokunaklı ama bugün zaten 19 Ocak. Bu manşet 19 Temmuz’da, 19 Ekim’de atıldığında bir şeyler değişir belki.

Şimdi unutuldu gitti, Hrant Dink vurulduğunda, Alev Er yönetimindeki Star gazetesi önce “Güvercini Vurdular” sonra da “301 Cemil Tahtaya” manşetlerini atmıştı. Sonra gazete yönetiminde darbe oldu; Er ve arkadaşları da gidip Taraf’ı çıkardılar. Bugünkü direniş atmosferi halen o manşetlerin enerjisinden besleniyor, 19 Ocak manşetlerinden değil. Onların üstüne kim çıkacak?

Bu işte herkesin rolü belli. Basınınki kesinlikle Twitter’da ağlaşıp durmak değil, işin peşine bırakmamak, unutmamak. O zaman Hrant'ı da düştüğü yerden kaldırmış oluruz zaten.

lagara lugara

A Day in the Life of Social Media from DBA Worldwide on Vimeo.



Videoda Lady Gaga'nın, Twitter'da ABD Başkanı Obama'dan daha fazla takipçisi olduğu ve tek bir tweet ile New York Times, Wall Street Journal ve USA Today gazetelerinin toplam matbu baskısının ulaştığından daha fazla insana ulaştığı söyleniyor.

Tamam, yeni ilah sosyal medya, anladık. Daha fazla söylemek gereksiz. Ama şunu da bilelim: Bizdeki sosyal medya uzmanları işin sadece "sosyal"inde, "medya"yla ilgilenen yok. Ancak lagara lugara. Gazeteci titrini kullanan sosyal medyacılar için söylüyorum. Hayat size güzel.

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...