köz çağı

Otel asansöründeyim. Odama çıkıyorum. Komi, “Kahvaltı yukarıda, terasta veriliyor” diyor. “Ama gece de orayı denemenizi öneririm. Üçe kadar açık.” Teras-restoran, bu aralar nedense daha çok sevilen tabirle, bir lounge’a dönüşüyormuş geceleri. İsmini de söylüyor lounge’ın. Yeterince anlamsız ve sevimsiz. Bu piyasada tam da gerektiği gibi. Boğaz’a nazır konumundan öte bir iddiası olmayan otel, selameti belli ki ‘lounge’da görmüş. “Nasıl bir yer bu lounge” diyorum sohbeti devam ettirmek için. “Şahane nargilesi var” diyor komi. “Gidin mutlaka.”

O gece değil ama ertesi sabah kahvaltı için gidiyorum mekâna. Nargile dumanının kahvaltıya sinmiş olacağını tahmin ederek. Havalandırmışlardır, her şeyi hesaba katmışlardır, şu bu… Iııhh. Değil o sabahki kahvaltıya, kahvaltı kavramına bile siner o duman. Kahvaltı ve nargile kafamda birleşmiyor, asla birleşmeyecek. 

Asansörden çıkınca, kendimi tatlı bir açık hava restoranı içinde buluyorum. Dünyanın en güzel manzarasının tadını çıkaran bir restoran. Hayır, nargile kokmuyor etraf. Boğaz havası gerekeni yapmış. Asri zamanların yeni üçlüsünün, ‘Nargile-Instagram-Istanbul’un hatıralarının gecede kalmasını sağlamış.

Orada da kalsın zaten o hatıralar. Bir tuhaf artık İstanbul’un geceleri. Beyoğlu’na çıktığınızda görüyorsunuz, her sokaktan, iç bayıltan rayihasıyla bir duman yükseliyor. Hiç durmadan yanan közler, gelip giden maşalar, şişeler gecenin hararetini arttırıyor. Bu duman, bu koku, bu köz, bu hararet… Bugünleri anlatan bir roman yazıldığında, bunları içinde bulamazsanız, okumayı bırakın. 

İstanbul’un sembolü artık ne Galata ne Kız Kulesi ne de Ayasofya… İstanbul’un sembolü artık koca bir nargile. İçinde yaşadığımız da ‘köz çağı’. “Büyüktür İstanbul, hep küllerinden doğmuştur” deyip dururlar. Ona şüphe yok. Ama bir sonraki uyanışında belli ki közlerinden doğmak zorunda kalacak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

yeşil sos niye bitti?

Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...