temas yok tesadüf yok


Akıl alır gibi değil, koronayla neredeyse yarım yıldır beraberiz. 

Bu süre içinde çok yakınlarımız hariç kimseyle sarılmadık, tokalaşmadık, kucaklaşmadık, öpüşmedik. Kimsenin elini sıkmadık. Elbette aradan kaçanlar, istisnalar olmuştur ama eğilim bu yönde.


Son altı aydır birisiyle yeni tanıştığımızda hafifçe kafamızı sallıyoruz, elimizi kalbimize götürüyoruz ya da kendimize özgü ve aslında eskiye göre epey tuhaf görünen birtakım hareketler yapıyoruz. 


Şunu merak ediyorum: Bu günler içinde kimseye dokunamamak yeni kurulacak arkadaşlıkları engelledi mi? İlerleyecek dostlukların önünü tıkadı mı? 


Bir de sosyal mesafe yüzünden sofralar yok, partiler yok. Tesadüfler, sürprizler yok. Hem insanın hem toplumun hayatını farklı yönlerde esneten tanışmalar yok. Bugüne dek bunları esas kabul ediyorduk ama artık yoklar. Mevcut hayatlarla ilerliyoruz. 


Şu an farkında değiliz, zarar ziyan hesabında sıra dahi gelmiyor ama bu zorunlu sosyal mesafe, gelecekte toplumun tıkanmasına, tökezlemesine yol açacak mı acaba? 


Resim: Renoir, Bal du moulin de la Galette

4 yorum:

  1. Çok garip, şu haberi (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53918606) okuduktan dakikalar sonra da burayı okudum. :)
    Bu arada yeni tasarım pek iç açıcı, çok güzel olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Robin Dunbar enteresan bir adamdır; bir insanın en fazla 150 arkadaşı, dostu, tanışı olabileceğini söyleyen antropolog. Zamanında hakkında epey okudum, haberlerde de kullanmıştım, artık paralel düşünmeye başlamışım demek ki, hoşuma gitti. Aslında mevcut arkadaşlıkların etkileneceğini pek düşünmemiştim ama onlar da geriye gidebilir, Dunbar haklı.

    Tasarım hakkında söyledikleriniz için sağolun, en azından Milattan Önce'den sonra'ya gelebildim sanırım :)

    YanıtlaSil
  3. Mevcut olan ilişkileri hallaç pamuğu gibi sallamış ve hala sallıyor iken corona yenileri için bir set oldu ise (şayet olduysa) torpil geçiyordur yenilere bence :) Bu ruh hali ile olacaklar düzgün olmazdı zannımca.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki eskilere de sahip çıkmak için bir fırsattır.

      Sil

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...