Basketbol bildiğim bir konu değil ama iyi hikâyeye her zaman talibim. İşte bir tanesi… Geçen gün güzel podcast % 99 Invisible’da dinledim: NBA logosu, zamanının büyük basketbol oyuncularından Jerry West’in bir fotoğrafına benzetilerek üretilmiş. “Artık değişsin” diyorlar, kim olur, kim olmalı tartışmaları yapılıyor ama bütün bu tartışmalar sürüp giderken, bir kişi sürpriz şekilde öne çıkıyor. Logonun değişmesini en çok isteyen kişi… West’in bizzat kendisi. Peki neden? “Ben öyle biri değilim” diyor. “Dikkat çekmek isteyen biri değilim. Elimden gelse, bu logoyu değiştirmek için her şeyi yaparım.”Bugünün insanının tam tersi yöne gitmiş West. Çölde vaha gibiler ama halen var böyleleri. Düşünün, dünyanın en prestijli logolarından birinden, NBA logosundan bile çıkmak isteyen biri var.
*
Podcast’te bu mesele anlatılırken, ABD’de popüler sporlardan bahis açıldı. NBA’in duyguları en çok gösteren spor olduğunu söylediler. Nasıl yani? ABD’de popüler sporları düşününce anlıyorsunuz: Amerikan futbolu, buz hokeyi falan hep korumalı, kasklı. Beyzbolda da koruma takanlar var; diğer herkes de şapkalı. Bizim bildiğimiz futbola sıra gelmiyor zaten.… Neticede insanlar, hayranı oldukları oyuncuların yüzünü birçok sporda göremiyor; duygularını anlayamıyor. Sıradan bir benzetme olmasından korksam da yine de yazayım: Gladyatörler de biraz böyle değil miydi?
*
Bir şey daha… NFL’de (Amerikan futbolu ligi) sevinmek, sevinç gösterisi yapmak yasakmış. Takım halinde sevinmeye -nedense- izin yokmuş. NFL, o yüzden No Fun League diye de anılıyormuş.
Bireyci kültürde beraber sevinmeye bile yer yok demek ki…
*
PS: Podcast'in aynı bölümünde çok ilginç başka bir konu var ki, fazladan hayalgücü gerektirdiği için sonra konuşuruz.