Kısa kısa gidelim biraz.
Bu aralar hep bu yukarıdaki şarkıyı dinliyorum. Johnny Cash, Nine Inch Nails’den 2002’de coverladığı Hurt’te pürüzsüz akıp gidiyor. Muazzam videonun tarihi 2003, yani siyahlı adamın öldüğü yıl. Zaten klipte de, hissetmiş gibi, geçmişe bakıyor Cash. Çocukluk evi de orada, hapishane konserleri de. Country şarkıcısı karısı June Carter da klibin bir anında, gitar çalan kocasının arkasında durmuş, hüzünle seyrediyor sahneyi. İkisi de o sene peş peşe gidecek bu dünyadan. Yıllar önce bir sabah uyku tutmayınca, kalkıp o upuzun filmi, Cash’in hayatını anlatan Walk The Line’ı izlemiştim. Joaquin Phoenix ile Reese Witherspoon’un (June Carter’ı oynuyordu) pırıl pırıl oyunculukları, inandırıcılıkları halen aklımda. Film bitince, işe gitmek nasıl zor gelmişti…
Geçen haftanın en güzeli, sokaktan topladığı yaprakları kaldırıma yığan, sonra da içine yerleşip uyuyan kediydi.
Kış güzel değil ama kışın gelişi güzel… ‘Winter is Coming’ de vurgu boşuna değil.
Yağmur bu sene çok mu beceriksiz yağıyor? Kötü Yeşilçam filmlerinde kovayla boşalttıkları gibi…
Şu haftanın tatlı haberlerindendi: Gürültüsü sakinlerinin canına tak edince, Venedik’te tekerlekli bavullar yasaklanmış. Yani artık tıkır tıkır yürümek yok. Günahı 500 Euro. İyidir şehirlinin turiste delirmesi, sağlıklıdır.
Daha da tatlı haber, Obama’nın ‘özgürlük madalyası’ taktığı Meryl Streep için sarf ettiği sözler (Kupür Hürriyet'ten): “Herkesin önünde açıklıyorum. Meryl Streep’i seviyorum. Ona âşığım. Onu sevdiğimi kocası da biliyor, Michelle de biliyor ve yapabilecekleri hiçbir şey yok.” Birçok mevzuda başka siyasetçilerden farkı yok Obama’nın ama böyle hoşlukları da mevcut. Başka da kimse yapmaz. Bizde zaten hayal!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?