Geçen gün bindiğim taksinin şoförü ben yaşlarda, samimi, konuşkan bir adamdı. Anlattıkça anlattı…
Yolu bilmiyordu; tarif ettim. İki hafta önce başlamış taksiye, halen zorluk çekiyormuş. (Kim çekmez!) Yine de kendine güveniyordu. “Ben çok iş değiştirdim abi” dedi. “Ama bir hayat felsefem var: Asılırım, mantığını kavramaya çalışırım, sonra o iş çok kolaylaşır.” Eh, sıkı çalışmak iyi de İstanbul trafiğini anlamak öyle kolay olmasa gerek.
Zor değilmiş. Öyle diyor yani. Şimdiden sabah nerede durması, akşam nereden geçmesi gerektiğini anlamış. Hiç boş kalmıyormuş, işler rayına oturuyormuş.
Memleket muhabbeti yaptık biraz. Kırşehirli olduğunu söyledi. İki sene önce gelmiş İstanbul’a; atölye, fabrika, inşaat derken taksiye başlamış. Kırşehir’de ne iş yaptığını sordum. “Balıkçıydım abi” dedi.
Kırşehir’de balık!? Şaşırdığımı gördü, “Hirfanlı Barajı’nda tutuyordum” diye ekledi. On sene kadar her sabah balığa çıkmış; baraj gölünü, gölün içindeki tepeleri, hangi balığın saat kaçta ağa geldiğini tek tek ezberlemiş. Ama yetmemiş işte… Kalkmış, İstanbul’a gelmiş.
“İyi de” dedim; “madem balıkçılık biliyorsun, madem her işe asılıp mantığını kavrıyorsun, niye burada da balıkçılık yapmıyorsun?”
“Yok abi” dedi. “Bu deniz başka. Boğaz başka. Bizim Hirfanlı’ya benzemez, ben bilmem buraları, Sarıyer’den açılırım, Rusya’dan çıkarım; kapar götürür burada deniz; denemedim bile.”
Denemeyecekmiş de. Sisten de korkuyormuş hem. Yani taksiye devam…
Güzel güzel, ayrıntı vere vere anlattı, iyi bir adamdı. Belli, taksiciliği de öğrenecek. Yolu açık olsun.
Taksilerde sohbet çok. Belki unutacaktım bizim eski balıkçı taksiciyi de. Bir haber engel oldu.
Rumelifeneri açıklarında, kaçak Afgan mültecileri taşırken batan, 24 kişiye mezar olan teknenin kaptanı bir taksiciymiş, yeni öğrendim. Cenazede gazetecilere konuşan kardeşi bütün ailenin şaşkın olduğunu söylüyor. Ağabeyinin kaptanlıkta uzaktan yakından bir ilgisi yokmuş. Yıllardır İstanbul’da taksicilik yapıyormuş. İyi yüzme bilirmiş, o kadar… Niye böyle bir şeye kalkıştığını kimse anlamamış.
İki taksici… Tuhaf, ikisinin de hikâyesinden deniz geçiyor. Biri korkuyor, yaklaşmıyor bile, diğeri nedense yaklaşmış, hiç anlamadığı dümenin başına geçmiş.
Birinin teknesi artık taksi, diğer hikâye bitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?