aziz nesin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aziz nesin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

koskoca sait faik muhabirlik yapamaz mı?



Aziz Nesin, anılarında Sait Faik’in ‘başarısız’ gazetecilik macerasını anlatıyor. İnsanlar “koskoca Sait Faik muhabirlik yapamaz olur mu” diye şaşırıyormuş. Nesin, neticede başaramadığını, çünkü Sait Faik’in gazeteciliğin usulünü, geleneğini, haber dilini bilmediğini yazmış.

Sait Faik’in de gazeteci diliyle haber yazmasına gerek mi vardı?  Bıraksalarmış da, kendi üslubunca muhabirlik yapsaydı. Peki ya o güne dek Semaver’i, Sarnıç’ı, Şahmerdan’ı yazıp yayımlamış olan Sait Faik’i bir ay stajyer gibi çalıştırmak! 

Türk basını ne zaman çıtayı bu kadar yükseğe koymuş; bana çok tuhaf geldi.  

Nesin’den okuyun, kendiniz karar verin: 

Fıkra yazarı olduğum Tan gazetesinin iki sahibinden biri olan Halil Lütfi Dördüncü’ye, Sait Faik’i gazeteye alması için rica ettim. Halil Lütfi, gazetede Sait’in bir ay stajyer olarak para almadan çalışmasını, bu deneme sonunda beğenilirse muhabir kadrosuna geçirilebileceğini söyledi. Sait, gazetenin muhabirler salonunda beni bekliyordu. Haberi verdim, çocuk gibi sevindi. Hemen o gün çalışmaya başladı. Gazetenin Beyoğlu muhabiri olmuştu. Ayrıca, gazetenin sekreteri her sabah iş defterine muhabirlerin o gün yapacakları görevleri de yazar, muhabirleri o görevlere gönderirdi. Kırk yaşındaki Sait Faik, hikâyeciliğinin doruğuna erişmişken, bir gazetede stajyer muhabir olmuştu, başarırsa kadroya geçecekti. Hayır, başaramadı. 

Halil Lütfi, çok kişiyi para vermeden stajyer diye gazetesinde bir ya da iki ay çalıştırıp sonra işe almamıştır. Sait Faik’e böyle yaptığını sananlar vardır. Hayır, böyle olmadı. Sait Faik, gerçekten gazeteciliği başaramadı. Bu yüzden Halil Lütfi’yi kınayanlar çok olmuştur. Koskoca Sait Faik, muhabirlik yapamaz olur mu, bir gazete haberi yazamaz mı hiç, diye şaşanlar çoktur. Ama böyle düşünenler, kendileri bir gazete sahibi olsalardı, Sait Faik’i muhabir olarak gazetelerinde çalıştırmazlardı. Çünkü gazete haberi yazmak bir kalıp iştir, görenek ustalığına dayanan bir iştir. Sait, gazete haberi için gerekli bütün bilgileri topluyor, ama bunları bir gazete haberi biçimine sokamıyordu bir türlü. Yapmak istemiyor değil, gerçekten yapamıyordu. Yazıp sekretere verdiği haberler gazetede yer almıyor, Sait de buna çok üzülüyor, hırçınlaşıyordu. Çünkü yazdığı haberler gazeteye ne denli çok girerse, kadroya alınması ihtimali de o denli çok artardı. Yazdığı haberleri, gazeteye girmesi için düzelttiğim çok olmuştur. Ama Sait’in bu yüzden bana çok kızdığını, ancak yıllar sonra, bu duygusunu açıkladığı zaman anlayacaktım. 

Aziz Nesin -  Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim



yazar pozu



Geçen, Notos’un eski bir sayısında, Ara Güler’in çektiği Kemal Tahir fotoğraflarına rastladım. Daha ne olsun?

insanın yazar olduğu yüzünden anlaşılır mı?


Aziz Nesin, okuduğu kitaplar hakkında acı tatlı notlarını kaleme aldığı ‘Okuma Güncesi’nde sormuş: Bir insanın yüzüne baktığında yazar olduğu anlaşılır mı? İnsanı gıdıklayan bir soru. Önce Nesin’den okuyalım:

“Bir insanın yüzüne bakınca yazar olup olmadığı ya da iyi yazar olup olmadığı anlaşılır mı? İnsan sarrafı olduklarını öne sürenler belki anlayabilirler bunu. Ben hiç anlayamamam yüzlerine bakınca insanların ne olduklarını. Ama okuduğu kitapların bir insanın yüzüne yansıdığını çok iyi biliyorum. İnsanın yüzünden yazar olduğu anlaşılmasa bile, olmadığı azçok kestirilebilir. 'Ultimatom' kitabının arka kapağında yazarı Paul Bonnecarrère’nin resmi vardı. Balıkçı yaka bir kazak, üzerinde o hiç sevmediğim omuzları apoletli (sivil) açık renk pardösülerden.  Resimdeki adamın yüzüne uzun uzun baktım. Kalın çizgili bir yüz. Kurnaz kurnaz bakan gözler. Bu adam usta bir yazar, iyi bir romancı olamaz diye düşündüm. Ama çevirmen Semih Tuğrul adı güvence verdi bana. Hiç yüzünden insanın yazar olmadığı anlaşılabilir mi? Benim, Yaşar Kemal’in, Kemal Tahir’in yüzlerimiz çok mu yazara benziyor! Hele büyük Balzac’ın yüzü!"

*
Bence yüzü her yazarı ele vermiyor. Ama bazılarına bakınca da yazarlıktan başka bir iş yapamayacağını anlıyorsunuz. 

Kemal Tahir konusunda hemfikirim Nesin’le. 
Bir de Tomris Uyar’ı ekleyeyim. Onlar sadece yazar olabilirmiş.

İsteyen listeyi sonsuzluğa uzatabilir. 


zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...