yaşar kemal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yaşar kemal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

nereyi koklasan taze taze yarpuz kokuyor

Ne gördüğümüzü biliriz ama gördüğümüzün ismini bilmeyiz bazen.
Neden bilmeyiz peki?
Değer vermediğimiz için mi?
Üşendiğimiz için mi?
Ursula K. Le Guin, Yerdeniz’de bir şeyi gerçekten tanımak için ismini bilmek gerektiğini yazmıştı.
Gerçekten tanımayı umursamadığımız için mi?

Benim için de hâlâ çok şeyin ismi yok. 
Ama bir tanesini listeden eledim sonunda. Yukarıda, başlıkta yazanı…
Yaşar Kemal’in romanlarında, öykülerinde hep geçen, geçtiği yeri buram buram kokutan yarpuzu… 
Arabalarla hep yanından, bazen yürüyerek içinden geçip gittiğim, düzlükleri mora boyayan bu sert, bu karakterli ot. 
Yarpuzmuş adı. 
Sıradakine bakalım.

*

Savrun derler bir su akar. İçinde ne kadar balık varsa yüzündeymiş gibi gözükür. İlkin uzun kavaklar gözükür. Gözükünce dünya bayrama döner. Ot, ağaç, çiçek bayram bayramdır. Bir değirmen vardır Süleymanlıda. Yanından geçerken sıcacık unu kokar. Süt gibi, kar gibi, apak, un. Sonra çınarlar, çınarlardan önce kocaman mor mor çiçeklenmiş, bir kilim gibi serilmiş yarpuz tarlası gelir. Bir zamanlar, bir Hasan vardı. Kır Hasan. Cabbarın oğlu kır Hasan. Anası vardı. Dili tatlı bir kadın. Yarpuz tarlasının oradan geçerken, dünyayı bir koku doldurmuş ki, nereyi koklasan, taşı toprağı, ağaçları, suyu, nereyi koklasan taze taze yarpuz kokuyor. 

Yaşar Kemal - Ortadirek (Dağın Öte Yüzü - I)

insanın yazar olduğu yüzünden anlaşılır mı?


Aziz Nesin, okuduğu kitaplar hakkında acı tatlı notlarını kaleme aldığı ‘Okuma Güncesi’nde sormuş: Bir insanın yüzüne baktığında yazar olduğu anlaşılır mı? İnsanı gıdıklayan bir soru. Önce Nesin’den okuyalım:

“Bir insanın yüzüne bakınca yazar olup olmadığı ya da iyi yazar olup olmadığı anlaşılır mı? İnsan sarrafı olduklarını öne sürenler belki anlayabilirler bunu. Ben hiç anlayamamam yüzlerine bakınca insanların ne olduklarını. Ama okuduğu kitapların bir insanın yüzüne yansıdığını çok iyi biliyorum. İnsanın yüzünden yazar olduğu anlaşılmasa bile, olmadığı azçok kestirilebilir. 'Ultimatom' kitabının arka kapağında yazarı Paul Bonnecarrère’nin resmi vardı. Balıkçı yaka bir kazak, üzerinde o hiç sevmediğim omuzları apoletli (sivil) açık renk pardösülerden.  Resimdeki adamın yüzüne uzun uzun baktım. Kalın çizgili bir yüz. Kurnaz kurnaz bakan gözler. Bu adam usta bir yazar, iyi bir romancı olamaz diye düşündüm. Ama çevirmen Semih Tuğrul adı güvence verdi bana. Hiç yüzünden insanın yazar olmadığı anlaşılabilir mi? Benim, Yaşar Kemal’in, Kemal Tahir’in yüzlerimiz çok mu yazara benziyor! Hele büyük Balzac’ın yüzü!"

*
Bence yüzü her yazarı ele vermiyor. Ama bazılarına bakınca da yazarlıktan başka bir iş yapamayacağını anlıyorsunuz. 

Kemal Tahir konusunda hemfikirim Nesin’le. 
Bir de Tomris Uyar’ı ekleyeyim. Onlar sadece yazar olabilirmiş.

İsteyen listeyi sonsuzluğa uzatabilir. 


zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...