pencere önü muharebeleri


İnsanlar sokaklardan çekilince martılar geldi. Öyle efendi efendi de gelmediler. Etrafta çete olarak dolaşıyorlar. 

Pencerenin önünden martıların güvercinleri kovalamasını izliyorum. Birisi bir ağaç dibine, çöpün kenarına ekmek mi bıraktı, cümbüş başlıyor. İlginçtir, martılar yarım dakika avans veriyor güvercinlere, onlar ekmekleri eşelerken, yıldırım gibi iniyorlar. 

İstanbul’daki pencerelerin önünden de bilgiler tarafımıza ulaştı. Martılar bu ara orada da zalimmiş. Doğa bu sonuçta. Öyle suda zıplayan yunuslar gibi davranmıyor her zaman. 

Martıların ilacı kargalar. Onlar çok güzel başa çıkıyor martılarla. Hiç de tınmıyorlar. Taktikleri var, strateji geliştiriyorlar. Sonuçta hep kazançlı çıkıyorlar. Oynuyorlar.

Moda’da iki karganın bir martıyı kovaladığını görmüştüm. Ama yerde. Uçmadan. “Uçmak yok” diye kural mı koymuşlardı artık, bilmiyorum ama o koca gövdeli martı hımbıl hımbıl kaçıyordu.

Yine başladı işte. Güvercinler eşeleniyor. “Alın gidin kardeşim ekmeği, niye oyalanıyorsuz” diyeceğim ama içeride biraz fazla kaldığım aklıma geliyor. 

Görsel, Tom Kristensen'in eseri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...