Kanal boyunca yürüyorum. Tam Felix Meritis'in önünde bir hareketlenme. Üç araba arkaya binanın önünde durdu. Kapıdakiler araçlardan çıkanları hararetle selamlıyor.
Son çıkan adamı bir yerlerden gözüm ısırıyor. Ama nereden? Sevimli, çok sevimli, güleryüzlü bir adam. Dikkatle bakıyorum, çıkaramıyorum.
Kapıda bekleşen üç beş kişi de onu seyrediyor, ama benim kadar ısrarcı değiller belli ki. Adam kafasını kaldırıp bana bakıyor. Aramızda sekiz on adım mesafe var. Gülümsüyor. Yoksa o mu beni tanıdı? Ayıp olacak şimdi. Yahu kimdi bu adam?
El sallıyor. El sallıyorum.
Sonra içeri yöneliyor. Kendisini bekleyenlerle tokalaşıyor. Birisi adıyla hitap ediyor. Jeton düşüyor bende nihayet.
Sana da merhaba Wim Wenders.
Son çıkan adamı bir yerlerden gözüm ısırıyor. Ama nereden? Sevimli, çok sevimli, güleryüzlü bir adam. Dikkatle bakıyorum, çıkaramıyorum.
Kapıda bekleşen üç beş kişi de onu seyrediyor, ama benim kadar ısrarcı değiller belli ki. Adam kafasını kaldırıp bana bakıyor. Aramızda sekiz on adım mesafe var. Gülümsüyor. Yoksa o mu beni tanıdı? Ayıp olacak şimdi. Yahu kimdi bu adam?
El sallıyor. El sallıyorum.
Sonra içeri yöneliyor. Kendisini bekleyenlerle tokalaşıyor. Birisi adıyla hitap ediyor. Jeton düşüyor bende nihayet.
Sana da merhaba Wim Wenders.