yeni ülkede eski adetler
Kayıtlara geçirelim, bir dünya kupası finalini, milli takımları henüz uluslararası turnuvalarda oynamayan bir ülkede seyrettim. Ama Balkan genleri sağ olsun, taze ülke Kosova’da halk futbola boş değilmiş; doğal olarak finali de ıskalamadılar. Başkent Priştine’de cafeler Hollanda’yı da İspanya’yı da destekleyen taraftarlarla doluydu. İstanbul’da biz uyuşmuşuz belli; milli futbola hasret Kosova halkı kaçan gollerden sonra öyle içten üzülüyordu ki... İspanya kazandıktan sonra arabalarıyla dattiri dattiri konvoy yapanlar olduğunu söylesem abarttığımı düşünebilirsiniz, ama bu gerçekten oldu. Hollanda kazansaydı da fark edeceğini zannetmiyorum.
Ülke yeni ama naklen yayını TRT’den daha iyiydi. Devre aralarında televizyon kanalının alabildiği reklam sayısı sadece 3 (yazıyla üç.) Biz de doyasıya pozisyon tekrarı ve saha içi görüntüler seyrettik. Merak eden varsa, spikerin maç anlatımı da bizimkilerden ötedeydi. Dilini anlamıyorduk elbette ama spiker konuşma temposunu gayet iyi ayarlayıp, yaptığı işi sevdiğini belli ederek anlatıyordu maçı. Üstelik Morgan Freeman dahil ekrana gelen herkesi şıpın işi tanıyor. Ömer Üründül’ün Arnavut versiyonuna da rastlayamadık.
Dili anlamıyoruz dediysek, o kadar da değil. “Çeyrek final”e burada da çeyrek final deniyor.
Bir not da Galatasaray taraftarlarına. Yeni transfer Lorik Cana Priştine’li. Soyadının peltekçe tıslayarak “Tsana” diye okunması gereken futbolcu, erkeklerinin zamanında “Beg” unvanına sahip olduğu epey zengin bir aileden geliyor. Cana’ların ailesinin özelliği savaşlarda cengaverlik göstermesi, düşmanı tamamen yakıp yıkana kadar durmamalarıymış. Futbol anlayışı buradan mı geliyor acaba?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
zamanım yok
O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Biz Bağışladığın özgürlüğe yeğdir biçtiğin zından sonsuz güzelleşecek dünya biz kurduğumuz zaman senin verdiğin umudu ...
-
"(...) Yani bir eskrim sporu niye var diye soruyorduk Konservatuvar’a girdiğimizde. Niye eskrim diye ders var? Rahmetli Sait Tayla çok...
-
Melvyn Bragg’ın ‘In Our Time’ podcast’ında Hititler bölümü ... Üç akademisyen (ki biri Bilkent’ten İlgi Gerçek) oturup konuşuyor Bin tanrılı...
-
İranlı bir kadının işlettiği bir kafedeyim. Bir ay önce yine buraya gelmiştim. Verdiğim siparişi hatırladı: Çırpılmış yumurta ve Americano (...
-
Javaplein'deki kütüphaneye geldim. Birkaç Türk oturmuş, kütüphanenin orta yerinde siyaset konuşuyorlar. Yaşlıca bir adam "Türkiye’...
-
O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...
Ben Hollanda'da izledim. Oglenden itibaren butun sokaklar Turuncuya kesmisti, mac yayini yapmayan heryer saat 4 itibari ile kepenkleri indirdi. Otoyollarda Amsterdam'in "full" oldugu yazildi ve sehre girmeye calisanlarin geri donmesi tavsiye edildi. Sonrasinda ise buyuk bir huzun ve boynu bukuk bir sekilde cok sessiz evine donen binlerce kisi.
YanıtlaSil